DALKAVUKLUKTAN NEREYE
Misbah Hicri

DALKAVUKLUKTAN NEREYE

Bu içerik 1830 kez okundu.

Bitmeyen dalkavukluk süre gelen yalakalık ve yeni gelişmekte olan yağcılık, memleketi, insanlığı, yaşamı içinden çıkılmaz bir hale sokmuş. Bu öteden beri vardı ve devam edeceğe benziyor. Çünkü her gün doğanlar büyüyor, babalarından gördüklerini, ebeveynlerinden  duyduklarını sürdürme çabası içindedirler. Bizleri fazlasıyla üzüyor, acı çektiriyor ama ne yapalım, elimizden gelen gerçekleri, doğruları yazmak ve fırsat buldukça  bunların toplumda tanınmasına yardımcı olmak.....

Bektaşi’nin biri kale kapısı önünde  dururken kafileler halinde atlı, yaya insanlar geçtiğini görünce oda seyre dalar,  başında kovuğu, temiz giyimli, kadife, sırma elbiseler içinde temiz birini görünce merak ederek sorar; “bu kim?” sorusuna, biri sessizce   “Bu padişah kulu” cevabını  verir.  Ayni görkem ve ihtişam içinde bir başkasını görür, onu da sorunca “saray kulu” cevabını alır.  Bir başka merak ettiğini sorar; “bu çok temiz giyimli adam kim? Sorusuna  “bu da kapı kulu” deyince Bektaşi’nin açlığı yetmez, üstü-başı da perişan bir haldedir, dayanamaz, ellini havaya kaldırır ve sitem eder. Allaha yakarır ve başlar  dua etmeye… “Ya rabbi şu kullara bak birde kendi kuluna bak” der .

            Osmanlılardan bu yana kulluk, dalkavukluk,  yalakalık hep var olmuştur ve bu güne kadar gelmiştir. Kimi zaman isim değiştirmiş yağcılık gibi bir  isim almışsa da temeli dalkavukluktur. Dalkavukluğun karşılığını yağcılık almış ve halk arasında yağın konulduğu yer anlamında olması hesabiyle “yağdanlık” ismi verilmesi uygun görülmüş. İlimizde çok söylenen  “yellehçı” zaten dalkavuk demek… En çok Kürtler arasında kullanılan, “tırşıkçi” yakıştırması da dilimizde  yaygın bir şekilde bu tür  insanları tanıtmakta kullanılır.  

            Osmanlı döneminde parayla yapılan bir işken cumhuriyetle birlikte siyaset dünyasında bir yerlere gelmenin aracı olarak kullanılmış. Direkt olarak para pul alınmaz, ama bunun bedeli bir şekilde temin edilir veya  elde edilir. Hayatın her alanında olmakla beraber, politikanın her safhasında fazlasıyla görülmekte.  Bu iş düz ovadan başlar dağın zirvesine kadar uzanır.   Özellikle parti değiştirip bu işi meslek haline getirin kendi kimliğinden önce unvanını öne geçirenleri gördükçe utanıyorum. Dalkavukluğun halk arasında daha da boyutlanıp  şekillenmesi, toplumsal yapının niçin bozulduğunu, ahlaki değerlerin niçin bu kadar alt üst olduğunun ifadesi olarak karşımıza çıkmakta. 

             Hele halkımız arasındaki bu yağdanlıklara, egoist, çıkarcı, bencil, menfaatçi denildiğinde rastlamışız.  Bu tür insanlar olmasaydı her halde bu kadar kelime dillere girmezdi.  Böyle insanlar için söylenen bu deyim onları ne kadar şekillendirdiğini görmekteyiz.  “yağmur nerede tarla oraya “ öyle ağır ve kattı ki olanaksızlığı işaret etmelerine rağmen çoğu kimse yapılanları normal karşılar.

            Zamanın içinde, günün birinde  bir padişah bir gün ava gider, oturduğu yerden “ ok attım kebap oldu” der. Söylediği söze etrafındakiler acayip bakışırken,  dalkavuk hemen atılır;“Padişahım çok yaşa! Müsaade buyururlarsa izah edeyim. Dalkavuk; “Padişahım, havada uçan bir kuşu oku ile düşürür. Kuş yanan bir firezin ortasına düştüğünü ve kebap  gibi piştiğini söylemek  istiyor” der.   Padişahın hoşuna giden bu izahtan sonra daha rahat serbestçe konuşur, dalkavukta  konuşmalarına kılıf uydururmuş.  

Bir gün yine padişahın keyifli bir saatinde “toprağı avuçladım zerde oldu” deyince dalkavuk isyan etmiş. “Ben şimdi nasıl o kupkuru toprağa pirinç ekeceğim, hasadını kaldırıp kaynatacağım, şeker katacağım, safran otunu nerede bulup  sana zerde yapacağım.  Bana bu işin gereği yok deyip, dalkavukluktan çekildiğini söyler. Tabi ki yeri boş kalmaz…  

Parti yönetimine gelme, belediye meclis azalığına, il genel meclis azalığına seçilme hepsi  birilerine yaranma onların peşinden koşmanın gereği olarak yapılır. Teklif edilecek kişiler aranırken  daha teklif yapılmadan, yüzlercesi  göreve talip olur. Başarır mıyım? Bu konuda yeteneğim var mı yok  mu? Sorusunu kendisine sormadan o görevi elde etmek için akıl almaz çarelere baş vururlar. Ancak birkaç keçi teslim edilecek olan bu insanlarda memlekete hizmet daima son safhadadır. Yapmacık ve geçici kimlik bulma. Eğer kişiler ayakları üzerine durabilir ve kendi öz benliğini sıfatlardan önce tutarsa  yağdanlık olmaya,  sözde sıfatlara da gerek kalmazdı. Geri kalmış, feodalitenin ağır bastığı, sanayinin gelişmediği, dini değerlerin bağnazlaştığı  tüm ülke ve şehirlerde böyledir.

Tüm bu yağcıların yüzündendir ki sade yağ fazlasıyla pahalanmıştır.  Onun için sade yağa hasret kaldığımız yetmiyor, sade yağ şimdi sağlığımızı bozuyor.  

 

..

 

 

 

DİĞER YAZILAR
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
A Doğal Gaz ve Elektrik A.Ş, ihalede 1. oldu
A Doğal Gaz ve Elektrik A.Ş, ihalede 1. oldu
Şenliklerde hentbol ve masa tenisinde kazananlar kupa ve madalyalarını aldı
Şenliklerde hentbol ve masa tenisinde kazananlar kupa ve madalyalarını aldı