Söz konusu kişi ve kurumlar, ve Belediye başkanları ,tüm bu yapılanmaların başarısızlıkla sonuçlanması,seçimden bu yana 8 Ay geçmesine rağmen halka ve seçmenlerine vaat ettiği projeleri gerçekleştirememeleri sonucunda doğru bir yönetim biçimi ortaya koyulamaması noktasında kendilerine yöneltilen tüm eleştirilere karşı mazeret olarak öne sürüyorlar. Ancak şu bir gerçek ki “nasılsanız öyle yönetirsiniz” ya da “layık olduğunuz şekilde yönetilirsiniz” kaidesini unutanlar, Hz. Ömer (r.a) gibi adalet timsali gibi olmadan Hz. Ömer’in (r.a) halkı gibi bir halk istemektedirler. Dolayısıyla kendi benliklerinde gerekli değerleri oluşturamayan ve eleştiriye tahammül edemeyenlerin, gelecekte nasıl bir adalet oluşturacakları tartışılır.
Yerel yönetimlerde belediye başkanlarının başarılı olabilmeleri için mutlaka halkın görüşlerine ve eleştirilerine kulak vermelidir.Eğer yapılan eleştirilerin amacı yanlışları düzeltmek ve topluma faydalı ve toplum yararına bir eleştiri varsa başkanlar tarafından mutlaka dikkate alınmalıdır.Yoksa eleştirilere tahammülü olmayan hiçbir belediye başkanı ve toplumu idare edenlerin başarılı oldukları tarihte görülmemiştir.
Belediye başkanları ve toplumu idare edenlerin özellikle toplumu ilgilendiren konularda yapılan yanlışları eleştirerek belediye başkanlarının ve toplumu idare edenlerin yapılacak hizmetleri daha doğru bir zeminde yürümelerini sağlamaya çalışmalarını hatırlatarak, toplum yararını gözeterek toplum odaklı hizmetlerin yapılmasını eleştirmek . Eleştiri odağındaki tüm belediye başkanlarına ve idarecilere gerçekten değer veren bir insanım, bu sebeple toplumdan biri olarak yapılan yanlışlıkları,verilmeyen hizmetleri ciddi sıkıntılar olarak görüyorum.
Şu bir gerçek ki, Hz. Osman’ın (r.a) hilafetiyle Kur’an’a yönelik başlayan parçacı yaklaşım, Emevi sultasıyla tavan yapmıştır. Bu süreçten sonra siyasi iktidarlar mal-mülk yığıp siyasi ve ekonomik gücü elinde bulundurarak toplumu sömürürken, toplumun etkisini kırmak için İslam’ın sadece imani ve ahlaki yönü ön plana çıkarılarak yöneticilerin sorgulanması ve eleştirilmesi önlenmiş oldu. Bu şekilde bir yönetimle karşı karşıya kalan toplumlar, idari makamları eleştirmeyi adeta unuttular. Bu süreçte kısmen yapılan yapıcı eleştiriler de yergi olarak algılanıp anında susturuldu.
Bunun yanında Müslümanlar yıllar boyu Kur’an’ın imani, ahlaki ve siyasi yönü üzerinde yoğunlaşırken, toplumun ezildiği en önemli nokta olan sosyo-ekonomik çarpıklığa ve adaletsizliğe karşı alternatif oluşturamamışlardır. İslam’ın ortaya koyduğu değerlere sırt dönenler, İslam adına İslam’ın önceliklerini arkaya atarak dini sosyal adaleti tesis etme temeli üzerine inşa etmek yerine salt bir iman anlayışı üzerine inşa etmeyi tercih ettiler. Tarihi süreçte farklı düşünce akımlarının sosyal adaleti tesis etme noktasında dine alternatif oluşturmalarına ve bunun üzerinden toplumu kendilerine çekmelerine zemin hazırladılar. Ancak ne yazık ki, şimdilerde bunu dile getirenler çok farklı tepkilerle karşılaşıyorlar.
Örneğin; siyasileri veya yerelde belediye başkanlarını veya bir kamu-kurum daire veya müdürlerini yanlışlarından dolayı eleştirdin mi hemen oradan biri çıkar yahu yasal olmayan bir işin yapılmamış veya istediğin bir şey gerçekleştirilmemiş diye topa tutuyorsun diye seni eleştirmeye başlarlar.
Halbuki yapılan bu eleştiriler belki bu kamu kurum daire amirleri ve belediye başkanlarını kendine döndürecek ve düzeltecek eleştirilerde bulunan birileri çıktığında, ortaya konan tavır şudur: “Yahu sen de muhalefet ağzıyla eleştiriyorsun. Zaten herkes bizi eleştiriyor, etrafımız kuşatılmış, sen ne istiyorsun?”
Ne yazık ki,idareciler adalet haykırışının içini siyasal açıdan doldururken, yapılan eleştiriler hep göz ardı edildi. Yoksulluğa, varoşluğa, işçi sorunlarına dair bir mücadele dili ve pratiği geliştirilmedi.
Değerli kardeşlerim, farz edin ki, bu mevcut yapılarla, eleştiriye tahammül edemeyen belediye başkanları ve daire amirleri başarılı olabilirler mi ? Bugün birbirimize karşı yapıcı eleştiriler yöneltmediğimiz ve mevcut belediye başkanlarının yaptığı yanlışları olduğu gibi kabul ettiğimiz takdirde, doğru bir hizmet zemini oluşması ve sağlam bir yapısal işleyiş olacak mı? tabiki mümkün değildir.
Unutulmamalıdır ki eleştirinin amacı idarecilerin ve toplumun seçtiği başkan ve siyasetçilerin yanlışlarını onlara hissettirmektir. Bugün toplumumuzda oluşan salt mantık şudur; “muhalefet zaten bizi rahat bırakmıyor ha bire eleştiriyor.Bari siz muhalefetin ekmeğine yağ sürmeyin anlayışı var.” Peki, adama sormazlar mı siz hizmete talip olduğunuzda eşitsizlikler ve adaletsizlikler karşısında eşit ve adaletli bir şekilde size hizmet edeceğiz.Şanlıurfa ve ilçelerine en ücra köşeye kadar hizmet götüreceğiz diyen siz değimlisiniz? O zaman sorumluluğunuzu bilin ve yapılan eleştirileri de dikkate alarak topluma hizmet yapınız ki toplum da sizi takdir etsin ve alkışlasın.