“Mısır, Nil Nehri’nin bir armağanıdır.” der Herodotos. Bundan binlerce yıl önce, Mısır’da. Çünkü Mısırlılar Nil deltasının verdikleriyle zenginleştiler. Geçmişten günümüze büyük medeniyetler daima su kenarlarında kuruldu. Dolayısıyla su; insana ve doğaya bir hayat kaynağıdır. Peki Herodotos yaşasaydı, Urfa’nın batı yakasında içinden bir nehrin aktığı Birecik için ne derdi? Tepeden Birecik’e bir bakış atıp sadece “Fırat’ın İncisi” mi derdi? Bu pek güzel bir teveccüh olurdu; ama Birecik için de “Fırat’ın bir armağanıdır.” derdi belki de. Tabii Herodotos bunu demesine derdi; lakin Birecik’te hiçbir zaman bunun farkına varılamadı.
Birecik’te yaşayanlar bilir; barajlarla Fırat’ın can suyu çekildikçe zamanla söğüt ağaçlarının gölgesi kısaldı, endemik türlerin yaşam alanları azaldı. Bir sahil kenti olmasına rağmen buna uygun bir şehirleşme projesi yapılamadı. Dolayısıyla doğal zenginlikleri ve kültürel varlığına denk düşen bir kent kimliği yaratılamadı. Bu da Bireciklileri sahilden uzaklaştırıp eve hapsetti. Hatırlanır belki de, yıllar önce Fırat sahilinde 27 plakalı araçlardan geçilemezdi. Çünkü Birecik; tarihi kalesiyle, endemik kuş türleriyle, dünyada sadece Birecik’te bulunan kelaynak kuşlarıyla, yol üstü dinlence yerleriyle her zaman soluklanılacak bir kenttir. Kürt, Türk, Arap kimliğiyle de güçlü insani kodlara sahip bir kent.
Halkın değişim talebi var
Sahip olduğu potansiyele rağmen Birecik’te bir sahipsizlik hikayesi var. Bu sebeple birçok Birecikliden duyarsınız, “Birecik güzel olmasına güzel ama sahipsiz.” Bu nedenle 31 Mart bir yönüyle Birecik için makus talihini değiştirme referandumu olacak. Çünkü zaman içinde belediyeciliğin sadece süslü birkaç park veya şırıl şırıl akan şelaleler yapmak olmadığı anlaşıldı. Bunca yıldır gençler, kadınlar ve dezavantajlı kesimler karar alma süreçlerine dahil edilmedi. Halk ile belediye arasında doğrudan bir iletişim mekanizması kurulamadığı için halkın temel yarasına da derman olunamadı. Şimdi Urfa geneliyle birlikte Birecik de sosyo –ekonomik gelişim endekslerinde son sıralarda. Kahvehaneler işsiz gençlerle dolu, uyuşturucu kullanım yaşı düşmüş, kentin verimli arazileri üzerinde binalar yükselmiş.
Birecik tam da böylesi bir ahvali umumi içinde seçime gidiyor. Dolayısıyla Birecik kronik bir hal alan makus talihini değiştirmek istiyor. Bununla yolu da aynı kişi veya partileri tekrar tekrar seçip farklı şeyler bekleme alışkanlığının terk edilmesinden geçiyor. Bu da halkın ciddi bir değişim ve dönüşüm talep etmesine neden oluyor. Özellikle 1999 yılından 2019 yılına kadar Birecik’i yöneten şahıs ve partilere bakıldığında aynı geleneğin, fraksiyonun olduğu görülüyor. Bireciklilerle konuşulduğunda “Artık yeter. Krallığa son” sözlerini sıkça duyarsınız. Sadece Birecik’te değil, Urfa’da da Büyükşehir belediyesi adayı Sabahattin Cevheri kazanmaya çok yakın. Haliyle Birecik’te de bunun yansımaları olacaktır.
Adaylar iddialı
Şu an Birecik’te HDP Eş Başkan Adayları avukat Hakan Arıcı / Fatma Korkmaz, AKP adayı Mahmut Mirkelam ve Saadet Partisi adayı avukat Serhat Mehmet Hamdi Dirier arasında kıyasıya bir yarış var. HDP’nin Birecik’te konsolide olmuş bir seçmeni söz konusu. Özellikle 7 Haziran seçimlerinden bu yana HDP’nin yükselişi dikkat çekiyor. Ki 2014 yerel seçimlerinde de HDP sadece 1600 oyla belediyeyi kaybetmişti. Bugünkü konjonktürde HDP’nin Birecik’te kazanması daha da muhtemel görünüyor. Bunun birkaç nedeni var: Birincisi, AKP’nin birkaç dönemdir denenmiş olması. İkincisi, AKP içinde artan çelişkilerin halka yansıması. Üçüncüsü, ekonomik sorunlar. Dördüncüsü, HDP eş başkan adaylarının çalışmalarının halkta karşılık bulması. Beşincisi, çözülmeyen kronik sorunlar ve tabi ki halkın değişim talebi.
Tabii her yerde olduğu gibi Birecik’te de kararsız seçmen ve sandığa gitmeyi düşünmeyen seçmen söz konusu. Dolayısıyla seçime sayılı günler kala her partinin kararsız seçmeni ikna etmesi gerekiyor. Böyle bir tabloda Saadet Partisi’nin Birecik’te oylarını yükseltmesi mümkün. Bunda adayın aile bağları ve gösterdiği performans da etkili olacak. Kararsız AKP seçmeni kısmen Saadet Partisi’ne yönelebilir; ama bunun sınırlı olacağını son seçim tecrübeleri bize gösterdi. Tabii buna karşın AKP de boş durmuyor. Şu an AKP’nin esas amacı seçmeninin dağılmasını engelleyip konsolide etmek. Çünkü AKP, bunu başardığında ve biraz da MHP’den oy aldığında kazanacağını biliyor. Buna rağmen AKP’nin seçmenini yanında tutmakta zorlandığını gözlemliyoruz.
“Bu sefer HDP kazanacak”
Birecik’te adayların seçim çalışmalarına bakıldığında aslında kazanmaya en yakın partinin HDP olduğu görülüyor. Zaten yıllardır HDP’nin Birecik’te bir iddiası var. Bugün de konjonktür ve koşullar daha çok HDP’den yana. Dolayısıyla son yıllarda HDP oylarını istikrarlı bir şekilde yükseltiyor. Bugün seçim bürosunda toplanan kitledeki kararlılığa ve köy ziyaretlerindeki kalabalık coşkuya bakıldığında HDP’nin arkasına rüzgarı aldığı anlaşılıyor. Aynı şekilde sosyal medya yorumlarına ve beğeni sayılarına bakıldığında bile küçük de olsa bazı çıkarımlarda bulunmak mümkün. HDP’nin Birecik Eş Başkan adaylarının söylem ve duruşları da halkta olumlu bir karşılık buluyor. Yaşlı bir amca bunu “Valla bu sefer HDP kazanacak sanki” sözleriyle genel atmosferi veriyor.
Tabii HDP’nin çoğulcu, şeffaf ve katılımcı belediyecilik perspektifinin topluma anlatılması gerekiyor. Özellikle hesap verilebilir bir halkçı belediyeciliğin yaratılması hayati önemde. Tabii eş başkan adayı Fatma Korkmaz’la birlikte Birecik’e bir kadın elinin değecek olması da çok önemli. Çünkü ancak kadın hassasiyetiyle toplumsal vicdana hitap eden çalışmalar yapılabilir. Aynı şekilde avukat Hakan Arıcı da mütevazi duruşuyla ve genç oluşuyla Birecik’te ciddi bir değişime kapı aralayabilir. Belki de sadece bunun için Birecikliler bu sefer HDP’ye şans verebilir. Çünkü toplumun ciddi bir değişim ve yenilik arzusu söz konusu. Bunun da en iddialı adresinin HDP olduğu da aşikar. Az kaldı; bekleyip göreceğiz.
