Ortadoğu’nun kalbinde, Suriye, bir türlü dindirilemeyen çatışmaların merkezi olmaya devam ediyor. 2011 yılında başlayan iç savaş, farklı aktörlerin müdahil olduğu karmaşık bir denkleme dönüştü. Bugün geldiğimiz noktada, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), El Kaide bağlantılı gruplar ve muhalifler arasında Halep merkezli yeni bir hareketlilik gözleniyor. Peki, bu tablo ne anlama geliyor?

Özgür Suriye Ordusu ve El Kaide: Kimin Eli Kimin Cebinde?

Suriye savaşında ÖSO, başlangıçta Esad rejimine karşı mücadele eden ılımlı muhalif bir yapı olarak lanse edildi. Ancak süreç içinde bu yapı, diğer radikal gruplarla sahada ortaklıklar kurdu, hatta birçok kez el değiştirdi. El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) gibi örgütlerin bölgede etkin olması, ÖSO’nun kontrol ettiği alanlarda da büyük bir belirsizlik yarattı.

Bugün baktığımızda, “kimin eli kimin cebinde?” sorusu Suriye sahasını tanımlamak için en doğru ifade haline geliyor. Radikal gruplar ve ılımlı muhalifler arasındaki çizgi o kadar bulanık ki, dış aktörler bile hangi grubun desteklenmesi gerektiğine karar vermekte zorlanıyor. Bu durum, Suriye halkının zaten ağır olan yükünü daha da artırıyor.

Muhaliflerin Halep’e Hamlesi

Halep, Suriye iç savaşının sembol şehirlerinden biri. Muhaliflerin Halep’e yeniden yönelmesi, Esad rejimine karşı stratejik bir karşı saldırı olarak okunabilir. Ancak bu hamle, bölgedeki büyük güçleri de yeniden sahaya çekme riski taşıyor:

Türkiye, sınır güvenliği ve mülteci akını endişesiyle bu gelişmeleri yakından takip ediyor.

Rusya, Esad rejimini desteklemek adına muhalif hareketleri bastırmaya yönelik hamleler yapabilir.

ABD, bölgede kendi çıkarlarına uygun dengeleri korumaya çalışırken, radikal grupların artan etkinliği karşısında mesafeli bir tutum sergileyebilir.


Halep’in yeniden çatışmaların merkezi haline gelmesi, zaten yıkılmış olan şehirdeki insanlık dramını daha da derinleştirebilir. Bu noktada kazanan taraf olmayacağı açıktır; kaybeden ise yine Suriye halkı olacaktır.

Çözüm Neden Uzak?

Suriye’de çözüm, sahadaki aktörlerin sadece askeri değil, ideolojik ve stratejik hedeflerinin de tamamen farklı olmasından dolayı uzak bir ihtimal gibi görünüyor.

1. Radikal Grupların Gücü: El Kaide bağlantılı gruplar, ideolojik olarak uzlaşmaya kapalı ve güç kazandıkları her alanda kaosu büyütüyorlar.

2. Bölgesel Çıkar Çatışmaları: Türkiye, İran, Rusya ve ABD gibi ülkeler, Suriye'yi kendi çıkar çatışmalarının sahası olarak kullanmaya devam ediyor.

3. Esad Rejiminin Tutumu: Esad yönetimi, çözüm yerine mutlak kontrolü tercih ederek savaşı uzatan bir politika izliyor.

Sonuç: Çıkış Var mı?

Suriye’de barışa giden yol, yerel ve uluslararası aktörlerin uzlaşmasından geçiyor. Ancak bugünkü şartlar altında bu uzlaşmanın sağlanması çok zor. Halep’e yapılan hamleler, kısa vadede Esad rejimini sarsabilir ancak uzun vadede Suriye halkının umudunu yeniden inşa etmek için çok daha fazlasına ihtiyaç var.

Suriye’de çözüm, sadece silahların susmasından ibaret olmamalı. Gerçek barış, halkın iradesini yansıtan bir yönetim modeli ve uluslararası aktörlerin destek verdiği kalıcı bir uzlaşmayla mümkün olabilir. Aksi takdirde, bu coğrafya daha uzun yıllar çatışmalarla anılmaya devam edecek.