DÜŞÜNDÜREN SORU VE CEVAPLAR
Misbah Hicri

DÜŞÜNDÜREN SORU VE CEVAPLAR

Bu içerik 1961 kez okundu.

Bu memleketin eli kalem tutan, düşünen, düşündüren, aydın ve entelektüellere önemli görevler düşmektedir. Sorumluluk sahibi insanlar üzerine düşen vazifeyi bilmelidirler. Bu memleketin eli kalem tutan insanları olarak; demokratikleşmeyi mi yoksa suskunluğumu tercih edersiniz. Ya da demokrasi mi yoksa her şeyin şiddet baskı ve silahla çözülmesini mi istersiniz. Barış ve sükûnet mi yoksa gerginliğe devam mı? Yoksulluk mu yoksa gelişmişliğimi tercih edersiniz.

 

Soruları çoğalmaya devam ederken, ben ülkedeki hak ve hukukun insan yaşamıyla uygun olup olmadığını,  milli hâsıladan pay alma adına büyük bir farklılığın yaşandığına dikkat çekme çabasındayım. Gelişmişlik gaye edinilmesi gerekirken,  silahın çözüme çare olmadığı bilinmesine rağmen  devam edilmesi  maddi kayıplara sebebiyet verdiği gibi, manevi bir huzursuzluk toplumu sarmış durumda.   

 

İnsanca yaşamak için ekonomik bağımsızlığın gerekliliğini anlatma zorunluluğunun hissi içindeyiz. En önemlisi de demokratik hakları sıralamak zorunda kalmamız ve insanca yaşamanın gereklerinden mahrum olduğumuzu, ülkemizin bu anlamda verdiği uğraş eksilerde seyrederken,  mecburi susma hakkını kullanmak zorunda kalmanın sıkıntısını yaşıyoruz.  

Ülkemizde medya tüm bu sorulara en iyi cevabı ve yayını yapmasını beklerken,  tam tersi bir davranışla toplumu bir birine düşürme çabasında. Linç girişimleri ha keza... Beş gazete fazla satayım, bir reklâmdan daha nasıl nemalanmanın hesabı peşindedirler.  

İnsan ihtiyaçları sınırsız bir mahlûktur. Yer yüzü emrine verilmesine rağmen, bilakis  o yeryüzü yetmez  gökyüzünü  ve yer altında maddi ve manevi uğraşlar vererek  kazanma çabasında. Denizler okyanuslar, bitkiler, börtü böcekler florası, faunası ile hepsi onun beceresi sayesinde bize bilgi olarak dönmektedir.

 

Hala kimileri televizyonlarda arzı endam edip ekonomik kalkınma modelleri sunarak etnik sorunları çözme çabasının peşinde. İnsanların kimlikleriyle tanınmaları ne dünün işi, ne bugün var oldu. O inançlarla birlikte var olmuştur. Gelecekte var olmaya devam edecektir.

Aile, aileden aşirete, aşiretten millet olma içgüdüsü hep olacaktır. Bazı milletlerin aşiret anlamında didişmeleri, onların millet olma yolunda engel olmuştur. Güçlüden yana tavır alarak kendi milletine ihanet edenler hep çıkmıştır. Daima da çıkarları için var olacaklardır.     İnsanın millet olma fikri insanın ruhi yapısı ile ilişkilidir. Onu söküp atmak mümkün değildir. Ne düşmanlıkla ne yoksul bırakmakla nede cehaletle önleyemezsiniz. Ruhi yapılanma beraberinde kültürü, yaşam şeklini, manevi değerleri getirir. Ne aç, ne tok bireylerinin milli ve manevi değerlerini yok edemezsiniz.  

 

“Analar daha çok evlat doğurur.” Sözleri devletin bakası cumhuriyetin ilelebet payidar kalması uğruna söylense bizleri fazlasıyla mutlu eder. Ancak mutlu bir azınlığın daha müreffeh ve mevcut hayat standartların üstünde yaşaması için anaların doğurdukları ölüyorlarsa bu bizi fazlasıyla kahreder. Vicdan azabının hesabından korkarak düşünülmeli ve yapılmamalı, her şey insanlık adına, barış ve sevgi adına, gönülden birliktelik adına olmalıdır.

 

Statükoculukla bir yere varılmayacağını bilenler, ezberlerini bozdular. Lakin  büyük bir güvensizlik almış başını gidiyor. Dün neydiniz ne oldunuz. Şaşırtıcı açıklamalar artık kimseyi tatmin etmiyor. Köklü çözümler binyıldır beraber yaşayan milletlerin şiarı olmalı. Hata ve yanlışların neresinden dönülürse sevgi kardeşlik bir an önce tesis edilmelidir.  

Dünya ile uyumlu olmak elbette önemli. Lakin benim insanımın açlık sınırında olacak, ben dünyaya kendimi farklı göstereceğim. Benim insanımın eğitim ve öğretimde başarısız olacak, sokakta gezecek, ben dünya ilişkileri ülke komşuluğu adına yaranma derdinde olacağım. “Dert bizde derman bizde” olmalı. Dermanı da suçu da, derdi de başka yerde aramayalım. Ülkemizin ve insanımızın sıkıntılarına çare olmak zulüm, baskı ve dayatmalardan kurtulalım, gerisi bizim olsun.  O da barış ve sevgi.

 

Yine önemli bulduğum bir husus da termolojiyi dikkatli kullanmaktır.   Dile çatışma kelimesi koymak ne kadar vahimse “bölünme” kelimesini dilimize yerleştirerek olağan bir hal almasına neden olunmaktadır.

 

Heyecan ve galeyanla davranmanın zararlarını tüm toplum olarak hayatın her alanında rastladıkça çektiğimiz acı ve sıkıntıları üzüntü ve keder olarak bize dönmektedir. İstekleri haklı olanları silahla bastırmak onların isteklerine meşrutiyet kazandırmaktır.

 

  

 

DİĞER YAZILAR
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Memleket Partisi'nden “genel merkez kapatıldı” iddialarına yanıt
Memleket Partisi'nden “genel merkez kapatıldı” iddialarına yanıt
Bakan Bak'tan milli sporcu Serkan Yıldırım'a tebrik
Bakan Bak'tan milli sporcu Serkan Yıldırım'a tebrik