KİM SAĞLIĞIMIZI DÜŞÜNÜYOR
Misbah Hicri

KİM SAĞLIĞIMIZI DÜŞÜNÜYOR

Bu içerik 1041 kez okundu.
Sağlık yönünden nedense ömrümüzün şansız bir dönemindeyiz.  Hani halkımız arasında yaygın bir espri yapılıyor. “Gözünüz toprağa bakıyor.” Ya da eğlence arayanlar “yaşı yetmiş işi bitmiş” diyenler haklı... Her halde şairin de bir bildiği var ki; “yaş otuz beş yolun yarısı eder” demiş. İşte biz bu yarının üzerine öbür yarıyı da eklemişiz.
            Bu  Covid 19, Corona denilen virüs kala kala geldi direnci azalmış,  bağışıklık sistemi düşük olan, yarı hastalıklı kimselere düşman kesildi. Bir yaşanmış şaka anlatılır. Teşbihte hata olmaz Bir Karaçi’nin küçük yaştaki oğlu ölmüş. Çadırın önüne çıkmış elini göğsüne vurup havaya taş atmaya başlamış; “gücün yetiyorsa bana gel” dermiş. Ben de diyorum ki Corona virüsü seninde gücün yetiyorsa zalime git, zulmedene git, soyguncuya git, katile git, tecavüzcüye, gaddarlara, dünyayı kana bulayanlara git. Senin adaletinde şüpheli!  
Dünya bu virüsün karışısın da cepheye durmuş ne çare! Dünya bilim adamları bir acizlik içindedirler.  Daha bunun nerden çıktığını dahi bilmiyorlar. Çareler tükenmemiş, ama çaresizlikte içlerinde umutsuzluğa dönüşmüş. 
Bu günlerde, gerek yerel medyada, zaman zaman ulusal anlamda sağlık konusunda gün geçmiyor ki; “biz her şeyin en iyisini yaptık” diyenler ve hep “yanlış yapıyorsunuz” diyenler karşı karşıya, arada ezilen hep vatandaş oluyor. Onların çekişmesi vatandaşa zarar… Kimisi geleceğin hesabında kimisi gücünü ortaya koyma derdinde. 
Devlet sağ olsun ilk bizi düşündü ömrü altmış beş yaş ve üzerinde içerden çıkmamamız için bunun önlemini aldı. Bizde bu kurala harfiyen uyduk. Uymayanlar oldu ilk önceleri ancak zamanla onlarda bu gerçeğin farkına vardılar. 
Bizler çeşitli hastalıklardan muzdarip olanlarız. Çoğumuz bu nedenle risk altındayız. “Diyabet, astım, hipertansiyon, kalp damar” vesaire yaşayıp gidiyoruz. Bu coronanın derdi bizimle. Yani altmış beş yaş üstü ve bu tür hastalıkları olanlara kafayı takmış. Her ne kadar bazen rotasını şaşırıyorsa da ona kulak asmamalarından onu umursamadıklarındandır.  
Evet; bizim için büyük bir fırsat. Okuyoruz, bize kitap dayanmıyor. Yazıyoruz tükenmez dediğiniz kalemleri bile tükettik. Bizim için önemli bir uğraş. Peki, bu uğraşı olmayanlar ne yapsın. Tv den ötesi yok. İçeride bir topaç misali dönüyoruz. Yakıştırmamı hoş görün “Mutfakla lavabo arasında bir hortum.” Yaşamın gerçeği de bu! Ye, iç, yat… 
Telefonlaştığımız dostlar,  çeşitli önerilerde bulunuyorlar. “Bol bol abdest alın, namaz kılın” diyen, evde egsersiz hareketlerinizi eksiltmeyin” diyen. Türlü türlü öneriler. Esasen insanın özgürlüğü kısıtlanınca ne okumadan ne yazmaktan ne huşu ile ibadetten, ne yemeden ne içmeden zevk almıyor. Yaptıkları ruhunu değil bedenini tatmin için olsa gerek.
Haberler de izliyoruz bazı kamu kuruluşları altmış beş yaş ve üzeri vatandaşlara hizmet götürüyorlar. Bunu büyük bir iş yapmışçasına her gün haber yapıyorlar.  Ben tüm bu çalışmaları küçümsemiyor tam tersi takdir ediyorum. Ancak tüm bunları sizler de yetersiz görmüyor musunuz? Bana göre bu yaştaki vatandaşları bir yenilik yapılmalıdır. 
Şimdi gelelim altmış beş yaş üzeri insanlara. Bunlar kimdir? Bunlar yaşlarından dolayı ayırımcılığı tabi tutulmuş bu toplumun kültür hafızasıdırlar. Çoğumuzun yaşamı özdeştir. Bu gün risk altındayız. Müzmin hastalıkların kurbanıyız. En iyi şekilde korunmamız gerekir. 
Neler yaşamış neler çekmişiz. Yalın ayak, takunya ile okulları şenlendirmişiz. Biz okul önlerinde Şeker kamışı emerek zevkini tadanlardanız.  Ağdalı (akit) şekeri yalamayı çocuklarınıza yakıştırmazsınız, sağlıklı bile bulmazsınız. ABD tarafından verilen okullarımızda süt tozunu sulandırarak çok içtik. Salça ekmek pizzamız idi.  Çoğumuzun günlerden bir resmi dahi yok.  Trahomun gözümde o günlerden kalma izi var. Sonrası serde gençlik olunca her elimiz bir isyan bayrağıydı. Çünkü biz 68 kuşağın mensuplarıyız.  Gençliğimizde baş kaldırı bizim yaşam tarzımızdı. İnsanlık adına hak, hukuk, özgürlük, adalet için sesimiz meydanları inletirdi. Şimdi gücün bize mi yetiyor corona?
Darbeler, sıkıyönetimler, kıtlık kıranlar, salgınlar, baskılar, çatışmalar hep bizim neslimiz yaşadı. Hiç yılmadık, direnmenin yaşam olduğunu öğrenmiştik. Yine bir salgın ve şimdi de evde direnmeyi sürdürüyoruz.  
Size çok mantıklı gelmeyebilir. Ama ben önerimi yapayım. Mesela herkes içerde ikin haftada bir gün de olsa bu yaşlıları dışarı çıkmaya izin verilse ne olur? Her semtte kocaman parklar var, altmış beş yaş üstü dışarı çıkabilecek koşulları el veren vatandaşlar dışarı çıksın. Yeter bizi kendi evimizde esir ettiniz.
 
DİĞER YAZILAR
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Memleket Partisi'nden “genel merkez kapatıldı” iddialarına yanıt
Memleket Partisi'nden “genel merkez kapatıldı” iddialarına yanıt
Bakan Bak'tan milli sporcu Serkan Yıldırım'a tebrik
Bakan Bak'tan milli sporcu Serkan Yıldırım'a tebrik