“KIVIRLIK KUŞLARI”
Misbah Hicri

“KIVIRLIK KUŞLARI”

Bu içerik 1166 kez okundu.

“KIVIRLIK KUŞLARI”   “Göç Öyküleri”

   Kitabın kimliği; Yazarı, Mehmet Sarmış.

   İçerik; yaşanmış öykü, anı, anlatı. 20 öykü, 160 sayfa

   Baskı; Şanlıurfa, Arines yayıncılık.

            “Kıvırlık Kuşları” kitaba isim olurken, “Göç öyküleri” alt başlığı ile içeriği bir nevi paylaşılmış... Suriye iç savaşından sonra meydana gelen göçün, basına yansıyan ve yansımayan anlatıları dinleyerek, araştırarak, kaleme alınmış serencamlardır. Yapıcı kavramlarla, itidalli davranan,  düşündüren bir olgu içinde, din, ırk ve siyasal gelişmelerin dışında, insani duygularla, vicdanın sesini dinleyerek  gerçeklere rehberlik etmiştir.

              Kitap da bir öykünün de ismi olan “Kıvrık Kuşları” nasıl kuşlar olduğunu sizler de en az benim kadar merak etmişsinizdir. Bu kuş ismini soruşturdum... Bana göre bu kuş bir edilgenlik içindedir. Buyruklara boyun eğen, olumsuzluklara tepki göstermeyen bir kuş… Kitaba isim olmasını anlamlandıramadım.

             Yörede ki tanınmasına gelince; İsmi, ağız yapısından ve yöresel lehçeler de şekil bulmuş...  Kıvırlık Kuşu, “kıtık, kırlık, kıkırlık” isimlerle anılan bıldırcından küçük, kendisi ve yumurtaları benekli ve çıkardığı “kıt kıt” sesinden dolayı bu isim yakıştırılmış.  Bu kuş yazın sonuna doğru ekinlerin içinde, kırlık alanlarda kurumuş otların içinde yuva yapar. Yavru çıkarmayana kadar yumurta üzerinden kalkmaz. Kırsal alanlarda yaşayan çoğu kimse ekinlerin için de dolanır, arar, bulur onları yakalar. Evde beslendiğinde “kıt, kıt” diye çağrılır. Kafese konulmadan, evin içinde beslenebilen bir hayvandır. Kedilerden korunabilinirse…

            Kitaba gelince; her ne kadar öykü formatında yazılmış ve öykü denilmişse de her biri ayrı bir araştırma, deneme, söyleşi yazısıdır. Yoğun bir çaba içinde magazinsel boyuta girmeden, toplumsal istikrarı anlamlandırma uğraşına girmiştir. Ülkemizdeki yoğun göçe rağmen, farklı ırklar arasındaki toplumsal bütünleşmeye katkı sunan bir kitap… Ne kadar etkili olur bilinmez. Ancak bu kitapta okuduklarımız; anlatılanlar, yazılanlar, basına yansıyanlardır. Ya!..  Duyulmayanlar, bilinmeyenler, polise ve mahkemeye yansımayanlar?

            Hüzün, acı ve kederle yoğrulmuş, elemin, ıstırabın insan yaşamında nasıl yer ettiğini, çıplak gözle gördüklerimiz yanında, tüm bu yazılanların yetersiz kaldığı gerçeğini bir kez daha görüyoruz.  Kanlı bir savaş, ölümler, sakat kalmalar yetmediği gibi yoksulluk, açlık ve sefalet… Eğer Türkiyeli vatandaşlar olmasaydı bunların nasıl yaşayacakları büyük bir vahametti…

            Savaş ve göç sonrası yaşananları kurgulamadan, efsanelerden arındırarak, hayal etmeye bile gerek duymadan gördüklerini, yaşananları bir milletin düştüğü sıkıntıları, bunalımı, ölüm kalım mücadelesini satır satır okuyacaksınız. Bu binde biri derler ya! Sağ olsun Yazar Mehmet Sarmış, eğitimciliği yanın da hayat deneyimini ortaya koymuş, uğraşmış, didinmiş, gezmiş,  birebir görüşmüş, tarihe mal etme adına acılara ortak olmuş, daha önemlisi yazınsal hayata bir eser kazandırmış. Olayların içeriği yanında edebi bir sesle yazmanın gayreti onun kaleminin özgünlüğünü ortaya koymuştur.

            Öyküleri okutan, sevdiren;  öykünün içeriği olduğu kadar dili de önemlidir. Dil yazar için hem amaç, hem araçtır. Kendini en iyi şekilde ifade etmeye yarayan öyküleri yalın dille kaleme dökerek, yazma başarısını toplumla buluşturmuştur. Dil aracılığıyla nesnel gerçekliğini ortaya koyan yazar, elbette takdir edilir. Öykünün içeriği ne kadar güzel olursa olsun, bozuk bir dille bir öyküden kim ne anlayabilir? Ya da hayatın realitesini nasıl ortaya koyabilir. İşte dili sade ve anlaşılır haliyle okuyabilir bir duruma getirme yazarın başarısıdır.

            Yazar Mehmet Sarmış, bu öyküleri yazarak tarihe mal etmiştir. Siyasi bir tercihe dalmadan, inançları sorgulamadan, düşünceleri yargılamadan, olayları maniple etmeden, gerçeği sindirmenin uğraşı onu başarıya götürdüğüne inanıyorum.  Kısa bir kesitte olsa, bizce meçhul, bilinmeyen, karanlıkta kalıp kaybolacak, unutulup gidilecek veya yok sayılacak yaşanmışlıklara ışık tutması sevindiricidir. 

            Yazmak gerekirse hiçbir zulüm karşılıksız kalmayacaktır. Bir Arap atasözüdür. “Küfür devam eder ama zulüm asla sürmez” denilmesi işte bu yapılan zulmün özetidir. Bu vahşet anlatıldığından kat kat fazlası yaşanmaktadır. Dünya milletleri ne kadar suskun kalsalar da bir gün tarih bunları yargılayacağı gibi hesabı da en ağır şekilde sorulacaktır.

            Yazarın kimliği; Urfa doğumlu… Eğitimci, halen kamu hizmetinde görevli… İlk öykü kitabı “Küçük Yüreklere Dokunmak”  İkinci kitabı yine öykü “Yüreğin Sesi…” Ardından “Geleceğin İnşası” isimli bir eğitim çalışması yapmış. “Adanmış Hayat Mehmet Akif İnan” (bibliyografi). Bu çalışmalardan sonra; “Zor hayatlar,” Ardından “Umutla Umutsuzluk Arasında” yine iki öykü kitabına imza atmış. İşte son olarak da elimizde ki “Kıvrık Kuşları” eminim bunlardan sonrası da gelecek…

DİĞER YAZILAR
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Memleket Partisi'nden “genel merkez kapatıldı” iddialarına yanıt
Memleket Partisi'nden “genel merkez kapatıldı” iddialarına yanıt
Bakan Bak'tan milli sporcu Serkan Yıldırım'a tebrik
Bakan Bak'tan milli sporcu Serkan Yıldırım'a tebrik