GÜNÜMÜZDE TAZİYE
Misbah Hicri

GÜNÜMÜZDE TAZİYE

Bu içerik 1807 kez okundu.

Her ne kadar bizler taziyeyi bir gelenek olarak görsek ve sürdürüyorsak da aslında bir dini vecibenin ifasıdır. Yakını ölen birisinin acısını paylaşmak, teselli etmek erdemdir. Taziye Arapça bir kelime... Bu kelime Türkçe de yas, Kürtçe de şin. Ancak “taziye” kelimesi üç dilde de ortak kullanılmaktadır. Taziyelerde kuran okuma mecburiyeti yoktur. Peygamberimiz A.S taziye sahiplerini gördüğünde "Azamallahü ecreke ve ahsene azaeke ve gaferllahu limeyyitike" demiştir.  (Allah savabını artırsın, taziyeyi güzel etsin ve ölüyü bağışlasın."

          İslam'da taziye, ölünün yasının tutulması üç gündür. Sonrası mekruhtur. Bu yas akrabaları ve dostları tarafından müteveffa yakınlarına taziyelerini sunma, acısını paylaşarak geçirilir. Taziye için özel bir yer belirlenmesi şart değildir. Taziye evde, iş yerinde nerede ne zaman rastlanılırsa güzel ve teselli edici sözlerle taziye dilekleri sunulur.

           Taziyenin makbulü mezarlıkta yapılandır. Bu da ders almadır. Özel yerlerde taziye yeri açmak doğru değildir. Ancak günümüz şartları bunu bir mecburiyet haline getirmiştir. Benim tedirginliğim, bu taziye geleneğinin ölüden sonra okunan ve bir ritüele dönüşün telkin ve okunun mevlit gibi bir ibadet şeklini almasıdır.

           Taziyelerde söylenecek sözler önemlidir. Ölen genç olunca sabır dilenir.  Sabır tavsiye etmek müstahaptır. “Allah'tan rahmet, peygamberden şefaat” dilemek benzer sözler teselli edicidir.  Dünyanın geçici, hepimizin ölümcül olduğunu vurgulama anlamında "baki Allah" sözü özellikle rahmete giden yaşlıların ardından söylenir.

            Bazı kimselerin "toprağı bol olsun" sözünün yanlışlığının sanırım farkında değildirler.   Ancak bu ifadenin yanlış olduğunu bilmelidirler.  Bunun yerine "toprağı, ya da mezarı nur olsun, mekânı cennet olsun" şeklinde söylenmesi daha efdaldır.

 

           Taziyede söylenen ve hemen herkesin kullandığı "başsağlığı" deyimi doğru bir ifade değildir. Adamın genç oğlu ya bir trafik kazasında ya da bir kaza kurşununa gitmiş, belki de kasten öldürülmüştür. Buna "başın sağ olsun" denilmesi kabul edilir bir ifade değildir

            Başsağlığı padişahlar, paşalar zamanında çıkarılmış bir sözcüktür.  Onlar baş oldukları için kim ölürse ölsün "başın sağ olsun" sözü kullanılması baş olanlara yapılan bir göndermedir, bağlılıktır. Korkudan söylenmiştir.  "Padişahım çok yaşa" sözünün farklı bir versiyonudur. "Başın sağ olsun" söylemi hiçbir dinde yok. Nereden geldiği belli olmayan bu söylemi tüm taziyelerde duyarız. Onca dua, dilek ve temenni dururken "başın sağ olsun" sözü zulmün hükmettiği, mazlum insanları susturan bir söylemidir.

           Acıyı paylaşmak, taziye sunmak, sabır dilemek, toplumsal ve sosyal yaşamın gereğidir. Ölüye vefa yakınlarına verilen değerdir. Ayrıca dinin icapları eklenince fazlasıyla dayanışma meydana gelmiş olur. Dostların olmazsa; ezik, kırgın, acılı, sıkıntılı, düşünceli, kederli, gözlerle ölüme dayanmak kolay değil. Hele bir sığmağın da olmazsa…

             Halk arasında yaygın bir deyim var "taziye duyan gelir. Taziyeye Allah rızası için gidilir." Bazıları bunu karşılıklı bir görev şeklinde algılar. Kürtlerde "hısre çava bi deyne" (gözyaşı borcadır.) İşten bundan hareketle "O benim taziyeme gelmedi" gibi söylemle küsmelere nedene olmalara çok rastlanır.

           Cenazeye ve taziyeye gitmek bu günkü iletişim çağında fazlasıyla kolay ve makbuldür. Dostları bir mesajla haberdar etmek yeterlidir. "Babam/annem/yakınımın vefatı dolaysıyla dualarınızı bekleriz" gibi bir mesaj hayli bilgilendirici olur. Özellikle kırsal alanda taziyeler bir zamanlar günlerce sürerdi. Şimdi vasıtalar bu işi günü birliğe dönüştürmüştür.

            Şehir merkezinde bir zamanlar böyle üç gün belli bir yerde taziye geleneği yoktu. Ya cami de ya mezarlıkta taziye dilekleri sunulurdu. Taziye sahipleri evlerinde oturanlar olduğu gibi aynı gün bitirenler olurdu. Bu âdetin halen devam eden yerler vardır. Ancak kırsal alanda yaşayanların şehre göç etmesiyle hem taziye evlerinin açılmasına neden oldu.

          Önemli bulduğum taziyelerde yemek konusuna gelince; Taziyelere yeni mekânlar tahsis edilince misafirlerin ağırlanması da zorlaştı. Taziyenin kalabalık olması beraberinde yemek masrafının çoğalmasına neden olmuştur. Bu yemek olayını imece usulü, dayanışma ve yarımlaşma, yardımların nakit olarak yapılarak bir yerde toplanmasını önermek.

           Yoksa günümüz şartlarında bir yemeğin nasıl külfetli bir iş olduğunu hepimiz biliyoruz. Taziye bir mecburiyet iken şimdi bir gösterişe dönmektedir. Taziyeye gitmeyenler nerede ise suçlu ilan etmiş olacak gibi... Taziyelerin kalabalık olmasıyla övünenleri duyduğumda bunu da politik ve siyasi bir havaya sokmalarına kırılmamak elde mi? Bu cahiliye döneminden kalma adetlerden vazgeçilmelidir.

Gaphaberleri.com Köşe Yazarı Misbah Hicri

 

 

DİĞER YAZILAR
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Memleket Partisi'nden “genel merkez kapatıldı” iddialarına yanıt
Memleket Partisi'nden “genel merkez kapatıldı” iddialarına yanıt
Bakan Bak'tan milli sporcu Serkan Yıldırım'a tebrik
Bakan Bak'tan milli sporcu Serkan Yıldırım'a tebrik